İzleyiciler

26 Nisan 2017 Çarşamba

0

yedigin ictigin  hic  bir seyin  tadini  alamamak
her gun  olmek  olmek  dirilmek
ayni  mezardan  cikip  ayni  mezara  girmek
yok  olmaya  calismak  bir turlu  var da  olamamak.
arafta kalmak
aglama  krizine girmek
bazen  cilgincasina  gulmek
sonra  gene  gozyaslari
kirilmak
incinmek  
ozguvenin  yok olmasi
tandiklara sahte  gulusler
sahte  insanlar
gercekligin  kalmamasi
ve  gene  yok  olamamak.
iyi  olan  hic  bir  seyi  hak  etmedigini  dusunmek.
sonra  zaten iyi  bir sey gelmiyor  ki  basima  diye  dusunmek
hayattan  yavas  yavas  iplerini  koparmak
sadece  nefes  almak
az konusmak
az yemek
az  icmek
ama  cok  sigara dumanina  bogulmak.
geceleri  gelen  yalnizlik  hissi
sabahlari  uyanildiginda  fark  edilen  issizlik hissine  denk.
zamani  onemsememek
gunleri  saymamak
saatleri yok  etmek.
sonra yeniden  yeni olmayan  bir  gune uyanmak
issizlik  asksizlik  yalnizlik
yuk  olma  hissi
bir isin  ucundan tutamiyorum   hissi
gelir  hic  mi  gitmez.
bilemedim.
ne zamana  kadar boyle  devam edecek
ne  zamana  kadar yikilacagim
bende bir sey kalmadi artik.

24 Nisan 2017 Pazartesi

stairway to heaven

"Your head is humming and it won’t go
In case you don’t know.
The piper’s calling you to join him
Dear lady, can you hear the wind blow,
And did you know,
Your stairway lies on the whispering wind"

21 Nisan 2017 Cuma

hatirladiklarim

cogu  zaman  yazmak  istemediklerim
kaybettigim en  degerli sey
ask samimiyet  sahiplenme duygusu
hic sevemedim senden sonra
hic  sahiplenmedim kimseyi
bazen  sahiplendiler  ama kactim  cunku  hep
senin  ustunde  bir insan olmaliydi  benim icin.
olmadi  iste.
ben en  cok seni  sevmisim  ama  sonradan  anladim.
ahmet  kaya  diyor  ya
hep  sonradan  gelir  aklim  basima  hep  sonradan  sonradan...
tek  istedigim  bu  ulkeden  uzaklasmak.
kendimi  baska  bir dunyanin  icine  atarsam  seni  dusunmeyi  birakirim belki  diyorum.
belki ozaman kurtulurum  hayaletinden.

19 Nisan 2017 Çarşamba

sen eve donunce


didem madak- iris'in olumu

İRİS'İN ÖLÜMÜ
bugün kalbimi eski bir plak gibi
öyle çok tersine çevirdim ki

bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismim herkese
sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı

bazı şarkılar vardır
ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır
işte o ellerimle herkese
çamurlu şiirler uzatsaydım
hepsi çok kirli olsaydı tanrım

bazı şarkılar vardır
kırmızı akşamsefalarını anlatır
karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını
komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
geceyi onlar bahçeye taşırdı
ben ne zaman öleceğim tanrım
sabah olunca mı
keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım
irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi
şu odanın ortasında dursam
saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım
artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum

bazı şarkılar vardır
kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır
kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
o şarkının adı
ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismimin bir anlamı olmasaydı

herkes çıkarsın kalbini
o çirkin mücevher sandığından
ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.

turgut uyar-geyikli gece


Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Glâdyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
        "Geyikli gecenin arkası ağaç
          Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
          Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
        "Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
          İmdat ateşleri gibi ürkek telâşlı
          Sultan hançerleri gibi ayışığında
          Bir yanında üstüste üstüste kayalar
          Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
        "Halbuki geyikli gece ormanda
          Keskin mavi ve hışırtılı
          Geyikli geceye geçiyorum"
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum

Okuyan var mı?

Kimse okumuyor mu beni? Okuyan varsa da yorum bıraksa sevinsem

18 Nisan 2017 Salı

bir yanim gecmiste kaldi

sanirim  bu yuzden  basarisizim  ben.
fotograflarimi  yedekliyordum  oyle  iste  gozden  kacmis  fotograflar   buldu  beni
dusundum  kendimce.
eger  boyle  olmasaydi daha  mutlu  olur muydum  diye  dusundum.
sonra  vazgectim. dusunmesi   bile  aci  veriyor.
en azindan  o mutlu.  en guzeli  birimiz  mutlu  olsun.
ben  hatirlamaya  devam edeyim  o  unutsun.

17 Nisan 2017 Pazartesi

Ressam Muhammed Yalcin ile tanisin...

https://vimeo.com/211754845

Kesinlikle  izleyin...

1 Nisan 2017 Cumartesi

TRT Arsiv

Dun gece mutlu olmustum. Kesmeseker'in tum arsiv videolarini  dinlemistim. Ama bu sabah  karanliga' dibe gider gibi  17 agustos  videolarini izledim.  Su  an  icim aciyor...