Dunyanin yok olmaya basladigi gunlerden birindeydi. Hersey oluyordu ve hersey arafa dogru yol aliyordu. Savasmaktan vazgecmisti. Savasacak mutlu bir an kalmamisti. Cunku yok oldugunu saniyordu hep ayni yerdeydi. Oraya mahkum bir paradoksun icine hapsolmus dusunce suclusu gibiydi. Bilmedigi dillerde sarkilar dinledi. Baska seslerin oldugunu kesfetti Hic gidip gormedigi yerler ve duymadigi sesler vardi. Onu buraya kilitleyen tum anahtarlari bulmak istiyordu. Ama bu insanlarin dusundugu kadar kolay olamazdi. Nihayetinde o da bir yolcuydu. Bazen kendini reddeden, bazen kendinden vazgecmis ama siradan bir varlikti. Anlamini aramaya basladi. Once beyninin odalarina girdi. Sanki onun goruntusune burunmus bir suru benlik vardi. O benlikleri oldurmenin cozum olabilecegini dusundu. Sonra yavas yavas kendini parcalamaya basladi. Hayir gene de mutsuzdu onu o yapanlar oldurdukleriydi. Sonra oldurdugu benliklerin can cekisirken seslerini hayal etti. Hayalleri onun geceleri kabusu oldu . Ve sabahlar gece oldu gunler ay aylar yil oldu. Cok yil gecmisti kac yil gectiginin farkinda olmayan bir varlik. Benliklerini oldurmus oylece duruyordu. Kendini bastan yaratmaya calissa da bir sekilde olmuyordu. Ne kotu sey insanin yillarca kendini kandirmasi diye dusundu ve uykuya daldi sadece uyudu, uyudu... Artik zaman kavrami yoktu bedeni de bu yoklukta kaybolmustu. Sadece anilar geliyordu aklina, Odasinin ici anilariyla dolmustu. Biliyordu baska bir yere gitmeden bu histen kurtulamayacak bir mahkumdu. Sonra bu sarkiyla bir gun yolda karsilasti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder